Osman KURT

Kendime Not

Freelance Çalışmak ve Kendi Ofisini Açmak İsteyenlere

 

Serbest çalışmaya, kendinin patronu olmaya, home office olayına heves edenler için bir kaç bilgi

1: Önce Gerçekleri paylaşalım

-Freelance çalışmak 9-5 hayati bakiş açısından görüldüğü kadar kolay ve rahat degildir.

-Kendinin patronu olmanın aynı zamanda kendinin sekreteri, satişcısı, tahsildari, ofis boyu olmak da anlamına geldiği genelde ya bilinmez veya hafife alınır.

-Ayni işi maaşlı yapanların çoğundan daha bilgili ve daha becerikli olmak bir ön koşuldur. Yoksa işi neden dışarıya yani size yaptırsınlar üstüne para versinler, degil mi?

-Sabah erken kalkma mecburiyeti olmaması mütemadiyen saat 11-13 gibi kalkılabildiği anlamına gelmez. Servise yetişmek için 6-7 gibi kalkmak gerekmese de genelde müşterileriniz saat 9'da işbaşı yapmaktadır, saat 10:30'da uykulu bir sesle telefonu açmak kadar "unprofessional" intiba bırakan hareket az bulunur.

-Arkanızdan toplayan sekreteriniz, çalışmanız için baskı yapan bir müdür/patronunuz olmadığı için dağılmak ve işten kopmak pek kolaydır. İnsanın kendine disiplin uygulaması da zordur, çünkü kandırırız hep kendimizi. Bu soruna standart bir çözüm maalesef yok, herkes kendi ayrı yöntemini bulmak durumunda.

-Ağzı az-çok laf yapamayan ve diplomatik davranamayan, kolay sinirlenip üstüne belli de eden veya tam tersi çok yumuşak başlı olan kişiler serbest çalışırken epey acı çekerler, bunu buraya baştan yazayım bir kenarda bulunsun.

Bilindiği üzere bir iş güvencesi bulunmuyor, iyi para kazandığınız zamanlarda her daim kazanmayacağınız zamanları hesaba katmanız gerekiyor. Unutmayın her aybaşı maaş gibi bir garantiniz yok, yol harcirahından telefon giderine, isteğe bağlı sigortasından upgrade bedeline hepsi cep bank'dan karşılanıyor. Kendi patronu olmanın birkaç zorluğu.

2: İşlerin içeriği müşteri ile yüzyüze gelindiğinde değişir.

-Tüm iş kendi baışınıza yaptığınız için bir iş bölümü çoğu zaman yoktur. Yani satişcı gibi davranip dünyaları söz veremezsiniz, çünkü bunları gerçekleştirmek durumunda olan kişide bizzat sizsiniz.

-Size paslanan işler çoğunlukla pasi veren firmalarin kendi bünyelerinde çözemedikler zor/pis işlerdir, yine huylaridir çoğunlukla çok sıkışmadıkcada aramazlar. Yani zor işleri kısıtlı zamanda yetiştirmeniz gerekir, ve işi yetiştirememek -eğer müşteri bulmaya devam etmek istiyorsanız- opsiyonlar arasinda yer almaz. proje için sabahlamak gayet doğal bir durumdur.

-İşlerde süreklilik çok önemlidir. Her aldığınız iş için isminizi ve şöhretinizi ortaya koyarsınız, asla ve asla aldığınız işi yetiştirmezlik etmeyin. Eliniz doluysa bunu söylerek işi reddedin bırakın başkası yapsın veya iş yapılmasın, yeter ki sizin elinizde patlamasın. Bir işi başka bir nedenle yapmak istemiyorsaniz (sıkıcı/eğlencesiz/zor vs) reddetmek yerine yüksek fiyat vermek makbul bir yöntemdir. Bu sayede hem yaptığınız işlerin piyasasını yükseltmeye katkıda bulunur sevaba girersiniz hem de kabul edilirse yapmak için motivasyonunuz olur.

-Müşteri her zaman işine gelen kısmını hatırlar, işine gelmeyeni hatırlamaz. Kızmayın bir faydasi yok, mümkün mertebe YAZILI/KAYITLI çalışarak (sözlşme - toplantı notu - email vs) kendinizi korumaya gayret edin.

-Fiyat belirlemek her zaman zordur. Yok pahasina da, ateş pahasına da çalışan insanlar her daim vardır. Burada pek yardımcı olamayacağım, hala deneme yanılma yöntemi uyguluyorum. Projenin degeri ve katki miktarınızı veya tahmin ettiginiz çalışma saati ?? kafadan belirlediğiniz saat ücretinizi (farzimahal $20-$50/saat) başlangıç noktası olarak önerebilirim.

-"Biz sizinle sürekli çalışmayı düşünüyoruz" veya "bu iş gibi başka işler gelecek" standart yalanına kanmayın. Bu tamamen bir fiyat kırma ve adam sömürme tekniğidir. Böyle cümleler işittiğinizde ya kale almayın veya proje bazında çalıştığınızı, işin sonunda karşılıklı memnun kalındığında zaten bunun kendiliğinden olacağı gibi laflar sarfedin, fiyat düşürmeyin.

 

-Her iş ilk göründüğünden daha zordur. Ayrıca müşterilerin ar duygusu yoktur, istekleri ve kaprisleri bitmez tükenmez. Bu yüzden asla ucuza iş yapmayın. Hem kendi piyasa değerinizi düşürürsünüz, hem de aynı piyasadan ekmek yiyen meslektaşlarınızında aynı duruma düşmesini sağlarsınız.

-Hep fiyat ve paradan bahsettim, ama istisnalar müstesnadır: epeydir ilgi duyup ögrenmek istediğiniz bir konuyu içeren bir proje varsa, veya işin sonucunun sizce hayırlı bir amaca hizmet edeceğine inanıyorsanız cuzi ücretlere çalışmaktan çekinmeyin (ama mumkun mertebe bedava yapmayin.)

-İşler her ne hikmetse dalgalar halinde gelir - yani ya aynı anda üç iş birden kapınıza dayanır veya bir hafta (veya kimi zaman, ay) boş oturabilirsiniz. Bu yüzden boş zamanlarınızın değerini bilin, ya tatil yapıp gevşeyin veya oturup ders çalışın, kendinizi geliştirin egitin. Teknoloji durmuyor, öğrenecek şey de bitmiyor. Kendinize özel proje belirleyin, adım adım çizelgesini çıkarın, küçük lokmalara bölün, her fırsatta üzerinde çalışın. 

3: Böylece yazımızda iş zamanı dışı zamanlara geldik.

-Molalar bünye için gereklidir. Ara vermez iseniz veriminiz ciddi sekteye uğrar. Bu zamanlarda mesleğiniz ile ilgili veya alakasız sosyal aktivitelere katılın, spor yapın, yatın uyuyun, beyni dinlendirin. resetlemek iyidir, yapmayan kafayi yer.

-Freelance çalışmak bir tür yalnız kovboyluktur, sağa sola koşturmak veya toplantılara gitmek dışında pek insan yüzü görmezsiniz. Bu da kahve molanızın yalnız olduğu anlamına gelir, ofis tayfası ve iş arkadaslari olayı, çıkışta bir bira yuvarlayalım olayı yoktur. MSN geyigini de asla sosyalleşmekten sayamıyorum, afedersiniz.

Biraz da iyi yandan bakalım.

4: Yukarıda sıraladığımız dertler baki, ama kişisel çözümünüzü bulduysanız da pek keyifli olabiliyor serbest çalışmak:

-Kendinden sorumlu ve kendine hesap verir olmak, patron olmaması hem korkutucu, hem heyecan vericidir. Kjriyer delisi olmayan insanların yaptıkları işten mutluluk ve gurur duyabilmesini sağlayan nadir fırsatlardan biridir.

-Hafta sonu/Hafta arası (ve bayramlar vs) kavramlarının yapaylığını keşfetmek de eğlencelidir. Herkes gibi hafta sonu gezme zorunluluğunu hissetmemek, Cumartesi gecesi Taksim, pazar günü boğaz trafigine girmemek güzeldir. Yine herkes mecburen 9-6 yaparken haftanın ortasında bisikletle adalara gidebilmek veya Sultanahmet'te nargile fokurdatırken turistlerle geyik çevirebilmek (iyi bir ingilizcesi olan içindir bu) fastercard reklamında dendiği gibi priceless'tir. Merak etmeyin, Cuma akşamı dışarı çıkmanın tadı kalıyor, ona nasılsa birşey olmuyor.

-Normalde ofis çalışmasının günlük kemiksiz verimli çalışma süreci yaklaşık 1.5-2 saattir. Halbuki serbest çalışırken doğru motivasyonla bunun üzerine çıkmak pek kolaydır.

-Yoldu, yemek saatiydi gibi dertleriniz olmaz. Bu acayip birşeydir, hemen alışılır. 9-6 çalışan arkadaşlarınız gıptayla bakar, siz normal karşılarsınız çünkü onlarınki anormal gelir (normal kavramını çoğunluğun belirlemesine rağmen bu böyle).

-Zafer duygusu: proje zamanı önemli bir finale çalişmaya benzer. Kolay olabilir, zor olabilir. Ama hakkıyla teslim edilmiş işin verdiği haz anormal derecede iyidir. İş biter, yorgunluk ve stresten kuluncunuza giren ağri bir anda buharlaşı verir, ayaklarınız yere değmez. Sosyal hayatı pozitif etkiler.

Lafı toparlamak gerekirse freelance çalışmak inişli-çıkışlı bir iştir. Hareket=Bereket lafının anlamı ve doğruluğu üzerinde kafa yordurur. Dengede tutmak zordur, ya batıp/vazgeçip 9-6cılar veya işsizler kervanına katılınılır. Ya da işi büyütüp şirketleşilir. Uzun süre freelance yapıp hayat sürdüren ve aile geçindiren insanlar hem ballı hemde idoldürler buradan saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.

Osman KURT

Yazılım Geliştirici ve Grafiker

Benden Dostlara!

1. Merakınızın peşinden gidin
“Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.”

Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız

2. Azim paha biçilmezdir
“Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.”

3. Bugüne odaklanın
” Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.”

İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.

4. Hayal gücü güç verir
“Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.”

Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.

4. Hayal gücü güç verir "Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir."

5. Hata yapın
“Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.”

Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.

6. An’ı yaşayın
“Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.”

Geleceği ayarlamanın tek yolu olabilidiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.

7. Değer yaratın
” Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.”

Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.

8. Farklı sonuçlar beklemeyin
“Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek.”

Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.

9. Bilgi deneyimden gelir
” Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.”

Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.

10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın " Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz."

10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın
” Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz.”

Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!

Albert Einstein

Bir Projem Var!

Eğer gerçekleştirmek istediğiniz bir projeniz var bu projeye gerçekten inanıyorsanız ve bazı imkansızlıklardan yakınıyorsanız bu yazı aslında tam da size göre diyebilirim. Bu yazıyı okuyarak bana dönüş yapan arkadaşların projelerine hem program lisanlama hem hosting sponsor hemde kod kısmında elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım.

Eğer bu nerden çıktı diye sorarsanız yaptığım önizlemeler sayesinde Türk yazılımcıların (Developer) elle tutulur projeler çıkartılacağından emin olduğum içindir. Umarım yanılmamışımdır.